İmparatorun Yolculuğu
sonerarica
Harika bir belgesel film izledim, İngilizce adının tam karşılığı nedir bilmiyorum ama sanırım Oscar törenlerinde böyle duymuştum ve bu adı çok uygun buldum…İmparatorun Yolculuğu…. İmparator Penguen türü ile ilgili bir belgesel bu.
Biz buralarda hayatın var sandığımız kavgalarıyla haşır neşir olup kendimizi zaman zaman (aslında çoğu zaman) yıpratırken, belki de tüm dünyayı da bir süre sonra etkileyecek olan Antartika kıtasındaki buzulların erimesi ile türlerinin yok olması tehlikesi karşısında evrende kalma mücadelesi veren İmparator Penguenler.
Yasal olarak her yerde bulunabilen bu belgeseli ilk fırsatta izlemenizi öneriyorum. Herkesin payına düşecek bir şey bulması mümkün. Penguenleri iyi tanımıyordum, hatta hemen her yerde yaşıyor olduklarını söyleyebilirdim, öğrendim ki onlar buzda yaşıyorlar ve buzda (buna bağlı soğukta –ki bazen -80 derece ısıda–) yaşamanın düzenini örnekliyorlar. Kendilerine beslenme için uyguladıkları metod ise inanılmaz bir zekânın ürünü, hani bu içgüdüsel bir hareketse de akıl yürütmüyor olmadan gerçekleşmesi imkânsız görünüyor. Bana kalırsa hayvanlar sadece konuşamıyor, yoksa düşünme meselesi tamamdır (belki de kendilerine özgü çıkardıkları seslerle konuşuyorlar da biz dillerini tam anlamıyoruz, tam anlamıyoruz dedim çünkü hayvanlarla konuşup anlaşanlara da tanık oldum… siz olmadınız mı?)
Beni en sarmalayan yanı anne-baba-çocuk üçgenindeki gelişen yaşam şekli oldu. Birbirlerinin aynısı bir sürü penguen, üstelik koloni halinde yaşıyorlar, kim kimin karısı, kimin çocuğu… Birbirlerine seslenerek buluşmaları tüyler ürpertici (iyi anlamda), çok soğuklarda ısılarını korumak için iç içe geçişleri ve devridaim usulü dışta kalıp üşüyenlerin içe doğru girme çabaları…sistem oturmuş yani….. Biz düşünen varlık insanoğlunun savaşmaktan başımızı kaldıramayıp ta gerçekleştiremediğimiz düzen penguenler arsında gayet başarılı bir biçimde uygulanıyor.
Şartlar ne olursa olsun, bir çocuğun dünyaya gelmesine sebep olup ta onu terk eden anne ve baba figürleri geçti aklımdan….olamazdı….bu olamazdı….anne ve baba penguenin çocuklarının yaşaması için gerekirse kendi canlarından olma hadisesi, babanın anne gelene kadar çocuğu kollama, koruma şekli; bazı insanlar için ibret verici görüntülerdi.
Ben hiç yılan resmine ya da içinde yılan geçen film karelerine uzun uzun bakamamama rağmen yine bir belgeselde kobra yılanının anne olma sürecini izlemiştim. Başlarında yarı açık gözlerle izleyebildiğim görüntüleri bir süre sonra şefkatle izlediğimi fark ettim. Karşımdaki bakmaktan ürktüğüm kobra değildi sanki, yumurtalarını savunma altına almış iki ayı onları korumaya adamış bir anneyi izliyordum. Bir yılan için dışardan gelebilecek tehlikeler adına tedirgin olabileceğimi o gün öğrendim.
Bu da insanın yolculuğu işte…her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz…resme nereden bakıldığı gerçekten çok önemli…kesin konuşmamak lazım…her şey ama her şey bakış açısına göre değişiyor..
Benim için değişmeyecek tek şey…kuralsız yargılayacağım tek kurban…sanırım.,yukarıda sözü geçen, çocuklarını terk eden anne ve babalar…(bu durumun tek istisnası, terk etmek zorunda kalanlar, onları da yargılamaya gerek yok zaten, çünkü kahırlarından ölüyorlar… Duyarsız yoluna devam edenler için söylenecek söz yok…. İmparator penguenlerden söz ederim daha iyi.)